ÇANTALAR NE ANLATIR? (*)
Ali BULUNMAZ
İnsanın başına
gelenlerin çoğunun altında merak var. Sırlarla dolu olan (ya da
olduğuna inandığınız) bir yere el attığınızda hangi kapanın
kurbanı olacağınızı pek bilemezsiniz. Jean-Claude Kaufmann bu
anlamda çantalara merak salıp kadınların ayrılmaz parçasına
dadanmış. “Salyangoz için kabuğu neyse kadın için de çantası
odur” diyerek konuya dalan Kaufmann'a etrafındaki kadınların
tepkisi gecikmemiş: Çanta bu kadar sır saklamaz! Yetmemiş “kendi
işinize bakın meraklı sosyolog, boşuna vakit kaybediyorsunuz,
çantanın içinde olağanüstü hiçbir şey yok” lafı
patlatılmış.
Fakat Kaufmann yine de sır
avcılığından bir an bile vazgeçmemiş. Gelen tepkilere kulak
tıkayarak çantanın bir noktasında illa ki ilgi çekici bir giz
yakalayacağına inanmış: “Çanta sınırsız bir bağlılığın,
satın alma çılgınlıklarının, sanki hazineler hazinesini
barındırıyormuş gibi bir tehlike tehdidiyle karşılaşılır
karşılaşılmaz sıkıca tutulan kayışların nesnesidir, öz
benliğin kalbi, bütün sırlarıdır.”
İMAJ HER ŞEYDiR
Kaufmann, sırlarla
beraber çantaların bir ruhu olduğunu düşünüyor. İçine ne
koyulduğu çantanın ruhunu açık ediyor, elbette karıştırıp
görebilirseniz! Çantanın bir başka özelliği toparlayıcı bir
yoldaş olması: “Çanta insanın kendini düşünmesine ve
geleceği tasarlamasına yardım eden yakın bir arkadaşıdır (...)
Bilhassa nereye koyulacağı bilinmeyen ya da toplanmak için vakit
bulunamayan her şeyi 'içine koyma' olanağı sağlar.”
Çanta aynı zamanda
herhangi bir karşılaşma veya tehlike için öngörünün ve
önlemin taşıyıcısıdır. Kaufmann, onun rahatsız eden ya da
huzur kaçıran ve ne yapılacağı bilinmeyen nesnelerin
yerleştirildiği bir kurtarıcı olduğunu da ekler. Tam tersi bir
çöplüğe de dönüşebilir kolayca, unuttuklarınızı bir anda
hatırlamanızı sağlayan nesneye de. Beri yandan özgürlüğün
simgesidir çanta: “Çantanın içine her şey büyük bir
özgürlükle konulabilmeli. Çantayı yerleştirirken hesaplamak
zorunda kalsaydık ne zevki kalırdı? Kaygısızlığın sarhoşluğu
imkânsız olurdu.”
Çok çantaya sahip olmak
da bir tür gösterge. Genellikle görselliğin tazeliğini imliyor
çanta bolluğu; her duruma göre farklı çanta: Kendini belli
etmenin bir yolu.
Hayal gücünün
kışkırtılması pek çok şeyde olduğu gibi çantalar için de
geçerli. Kaufmann buna bir ek yapıyor: “Aynı zamanda onun
gelecek kimliklerini yükseğe taşıyacak harika bir yol arkadaşı
olarak kendini ortaya koyabilmesi lazım.” Tabii imaj her şey,
gerisi fasa fiso. Bu yüzden yaratılan ve üstlenilen imaj, uygun
çantayla tamamlanmalı ve mümkünse güzelleştirilmeli. “Çantam
imajımdır” diyenler, hemen “ideal çantayı” bulmalı.
Kırsal kesimde birbirine
benzeyen çantalara karşılık şehirde kişiye özel, en güzel;
özgünlüğü ve güzelliğiyle diğerlerini ezen modellerin
yaratılıp kullanılması, “ideal çanta”ya ulaşmanın en
acımasız aşamasıydı. Kaufmann'a göre bakışlar çantalara;
onların eksiklik, fazlalık ve orijinalliğine kaymıştı artık.
ÇANTADA BİR KİTAP
Mağazaların çanta
reyonlarının neden hiç boşalmadığı ve oraya giden pek çok
kadının neden saatlerini harcadığını zamanla daha iyi anlamış
Kaufmann. Çünkü sadece seçmek değil, alınacak ve kullanılacak
çantayla kişiliğin ortaya konması da önemli. Bu nedenle ikilem,
çelişki ve gerilimler doğal olarak yaşanıyor: Hem satın alma
sırasında hem de bir dolap çantadan her sabah hangisinin
seçileceği konusunda. Elbette sıkıntı bunlarla sınırlı değil.
Çantanın günü elde mi omuzda mı geçireceği de ufaktan asabiyet
yaratıyor.
Çantanın şişkinliği,
ağırlığı arttırınca bedene yük biniyor. Kaufmann bu durumu
“her şey çantayı şişkinleştirmeye ve ağırlaştırmaya
itiyor, hayatın seyri” diye açıklıyor. Her ne olursa olsun;
ister şişsin ister hafiflesin ve çanta hangi hayatı yaşarsa
yaşasın, Kaufmann'ın hatırlattığı önemli bir gerçek önümüzde
öylece duruyor: “Kadını kadın yapan çantadır.”
Buradan bakınca durum
hayli karışık aslında, çünkü çanta hem dışarıda hem de
içeride: Öz benliğin bir parçası olarak içte, taşındığı
yer yüzünden dışta. Kendini çantasız “çıplak” ya da
“ruhsuz” hissedenler olduğu gibi onu taşıdığını fark
etmeyenler bile var.
Belki biraz abartılı bir
yorum ama Kaufmann, pek çok örneği incelemesinin ardından şunu
söylüyor: “Çanta, bir tür varlığın son başvurduğu yerdir,
öz benliğin silinme tehlikesine karşı tutunduğu daldır.”
Var oluşsal bir nesne,
bir moda aksesuvarı ya da öz benlik ve imajın bir parçası;
hangisi daha baskın bilinmez ama çanta, hayatın olmazsa
olmazlarının başında. Bu arada Kaufmann'ın, sırrı tam
anlamıyla çözüp çözmediği bir muamma fakat konuşturduğu
çantaların içine konacak bir kitap yazdığı kesin.
Çanta/
Jean-Claude Kaufmann/ Çeviren: Sinan Kutlu/
Can Yayınları/ 190 s.
(*)
Cumhuriyet Kitap,
07.06.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder