16 Nisan 2010 Cuma

LLOSA’NIN YILLANAN ÖYKÜLERİ (*)
ALİ BULUNMAZ


“Yazarken öğrendiğim bir şey varsa o da, bu işte hiçbir şeyin hiçbir zaman tümüyle açık seçik olmadığı; gerçek, yalan olabiliyor, yalan da gerçek ve hiç kimse kimin için çalıştığını bilmiyor.”
Mario Vargas Llosa


Mario Vargas Llosa ismini duyanların zihninde, Perulu yazarın birkaç romanı canlanabilir: Kent ve Köpekler, Mayta’nın Öyküsü, And Dağlarında Terör, Teke Şenliği, Cennet Başka Yerde

Llosa’nın romancılığının yanında, eleştiri alanında da önemli çalışmaları var: Flaubert, Sartre, Camus ve Gabriel Garcia Marquez gibi isimlerin edebi kimliklerine ilişkin kitapları yayımlanan Llosa, ülkesinde 1990’da siyasete de soyundu. Başkanlık seçimlerinde yaşadığı başarısızlık, yazarlığı için geçerli değil.

1992’de Türkçeye çevrilen Elebaşılar-Hergeleler, ikinci baskıyla yeniden karşımızda. Buradaki öyküler ve Llosa’nın diğer romanları, “iyi ki siyasette fazla oyalanmamış” dedirtecek türden.

“Elebaşılar-Hergeleler” adı, Llosa’nın farklı zamanlarda yazdığı öykülerin toplamının yanı sıra, kitabı ikiye bölen öykü öbeklerine de işaret ediyor. İlk bölümü sürükleyen “Elebaşılar” isimli hikâye, bir lisedeki isyanı ateşleyen kafadarları sahneye çıkarıyor. Öyküde Latin Amerika’ya özgü karnavalları çağrıştıran tuhaf bir karmaşa ve heyecan bulunuyor. Llosa, öykünün satır aralarından süzülen ve o coğrafyada hem isyan başlatan hem de isyan ettiren sıcağı birkaç kez vurguluyor.

O sıcaklık içinde kimi sözcükler dikkat çekiyor: “Birlik”, “dayanışma” ve “hak.” Hani çok abartı olmayacaksa, Llosa’nın bu öyküsü, Güney Amerika’da yıllardır canlı kalan ve bu kavramlar üzerinden yürütülen mücadelenin küçük bir örneği.

Aslına bakılırsa, kitapta yer alan öykülerin tamamında böylesine bir hareketlilik söz konusu. Adı geçen hareketliliğin temel bir özelliği de cesareti, duygusallığı ve isyanı buluşturan şenlikli bir kavga olması. Anlatılanlara, Güney Amerika’nın yerellikleri de sızıyor. Uçsuz bucaksız sahiller, Latin güzeller, dalgalar, insanı kuşatan yeşillikler, uykuda bir kent, eğlenen bir şehir…

Kitabın ikinci bölümü ise tamamen “Hergeleler” isimli uzun öyküye ayrılmış. Llosa, burada “mahalle”yi inceliyor; ilk bölümdeki “Bir Pazar Günü” adlı öyküde olduğu gibi. Kendine has özellikler barındıran bu mahalle, Llosa’nın anlatımıyla daha da ilgi çekici hale geliyor. Mahallenin genel havası, Lima sosyetesi gençliğinin mekânı olması. Danslar, partiler, eğlenceler, hovardalıklar “Hergeleler”in satırlarında öne çıkıyor.

Öyküdeki gençliğin başat derdi sevgili bulmak. Bunu yapmayan ya da yapamayanların garipsenmesi de ilginç bir ayrıntı biçiminde karşımıza çıkıyor. Bir sosyal sınıfın iktidarı ve Llosa’nın deyimiyle “iktidarsızlığı” arasında gidip gelen uzun bir öykü bu. Aynı iktidarsızlığın açtığı mutsuzluk kapıları da, yazarın anlatımıyla can buluyor.

“Hergeleler”deki sürgit heyecan ve vurdumduymazlık, haylazlığın çok ötesinde aşırı bir bıçkınlığı gözler önüne seriyor. Bu öyküye konu olan herkesin, ilk gençlik yıllarından orta yaşlarına kadar bir portresini çiziyor Llosa. Bunu yaparken tempo bir an olsun düşmüyor; okur, kendini hızla yol alan arabanın içinde buluyor. Aniden durana ve dostların arasının hiçbir zaman eskisi gibi olmayacağı zamana dek böyle sürüp gidiyor her şey.

Elebaşılar-Hergeleler, Llosa’nın gençlik yıllarında kaleme aldığı öykülerden oluşuyor. Romanlarıyla tanındığı düşünülürse bu öyküler, yazarın kariyerinde ayrı bir yere sahip. Her bir öykünün uzun denemeler sonunda kâğıda geçirildiğini, hemen hepsinin küçük birer roman olduğunu söylemeden de geçmemeli.

Llosa’nın, insanı ve onun duygu durumlarını; var oluşuna ilişkin kimi soruşturmalarını anlatması hiç şaşırtıcı değil; okumalar yaptığı ve üzerine yazılar yazıp yayımladığı Sartre ve Camus’nün romanlarındakine benzer kişi tasvirlerine yönelmesi de. Özellikle “Bir Pazar Günü” öyküsünde, bu tür tasvirleri yoğun biçimde kullanıyor.

“Elebaşılar” öyküsü 1959, “Hergeleler” ise 1967 yılına ait. Romanlarına aşina okurlar için, geçen onca senenin ardından Llosa’nın bu öykülerini yeniden okumak yazarın, gelişim çizgisini kavramak ve Güney Amerika’nın edebi havasını solumak için bir olanak da sunuyor.

Elebaşılar-Hergeleler/ Mario Vargas Llosa/ Çeviren: İnci Kut/ Can Yayınları/ 162 s.

(*) Cumhuriyet Kitap, 15.04.2010

Hiç yorum yok: