21 Şubat 2012 Salı

ASPERN’İN MEKTUPLARI (*)
Ali BULUNMAZ

Dindar bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Henry James (1843-1916), üst düzey bir öğrenim görür; Harvard’daki öğrencilik yıllarında Amerika’nın düşün çevresinden uzaklaşmaya başlar. Avrupa’ya gidip geldiği on yıl boyunca (1864-1874) ünlü isimlerle dostluk kurar. Özellikle Paris yılları Flaubert, Maupassant ve Zola ile ahbaplığını ilerletmesini sağlar. Avrupa aynı zamanda ona Amerika’nın kültürel yoksunluğundan kurtulma fırsatı verir.

JULIANA’NIN ASPERN’İ KAPSAYAN VARLIĞI
James’in öykü ve romanlarının özünü insanlık komedisi oluşturur. Onun bir özelliği de, ruhsal çözümlemelerini insanın öznelliği üzerine kurması. Buna en sık rastlanan toplumsal katman ise kentsoylular. İşte Aspern’in Mektupları da, James yazınının tüm bu niteliklerini yansıtan bir kısa roman.

James’in kurgusu üç kişi üzerinde yoğunlaşıyor: Jeffrey Aspern, onun büyük aşkı Juliana ve Aspern’in sevgilisine yazdığı mektupların peşine düşen, şairin hayranı editör. Bu üçlüye dışarıdan katılan isim ise Juliana’nın yeğeni Tina.

Editörün merakı ve mektupların peşine düşüşü öyle bir hal alıyor ki, bakıldığında mektupları bulsa evrenin sırrını çözmüş kadar sevinecek bir kişiyle karşılaşıyoruz. Meraklı editörümüz Aspern’in mektuplarını kovalarken, Juliana’nın adeta sığındığı ve “her şeyin sergilendiği yer” olarak tanımlanan Venedik’e gelir. Hatta Juliana’nın kiracısı olur. Hem kendince yanıtlar aradığı gizi açıklığa kavuşturma hem de mektupları bulma amacındadır.

Editörün ağzından anlatılan olaylarda öne çıkan en belirgin şey, Juliana’ya yakın durmasının, Aspern’e de yakın olmak anlamına gelmesi: “Juliana’nın varlığı Aspern’in varlığını kapsıyor ve dile getiriyordu.”

Aspern’in Juliana’ya bıraktığı mektupları ele geçirmek, editör için büyük şairle tanışmak demekti aynı zamanda. Bu nedenle, yine onun deyişiyle “sabırlı olmayı gerektirmeyen hiçbir işe girişilemeyen Venedik’te” olağanüstü bir sabırla ilerlemeliydi. Çünkü Juliana, belki de bu yolda karşılaşabileceği en büyük engeldi.

“SENİ SEFİL YAYINCI!”
James, editörün gözünden romanı adım adım ilerletirken Venedik manzaraları sunmayı da ihmal etmiyor. On dokuzuncu yüzyılda Venedik’teki yaşam biçimini, eğlence kültürünü ve günlük hayatı, editör aracılığıyla not ediyor.

Venedik’te, Juliana ve ona bakan yeğeni Tina’nın artık pek de sosyal olmayan yaşamına giren editörün hissettiği bir başka şey, neredeyse kimsenin Aspern ve mektuplarının peşinden gitmemesi. Bu durum belki de onda ufak bir sızı yaratıyor ama öbür taraftan kendisine büyük bir cesaret veriyor.

Editörün sonuca çok yaklaştığı anlarda sorular yanıtları yanıtlar da yeni soru ve kuşkuları arttırıyor. Tina’yı mektupları elde etmek için “yoldan çıkarma” çabaları, editörü yeni cevaplar aramaya itiyor.

Satırlarda ilerledikçe, okura da hafif yollu bir kuşku düşüyor: Gerçekte mektup var mı? Varsa nerede ve onlarda ne anlatılıyor? Juliana mektupları yok etti mi? Sayfalar arasında gezinirken James sizi bu sorularla buluşturuyor.

James’in anlatımında belirenlerden biri editörün neredeyse saplantıya varan merakı. Mektuplara ulaşmak adına hemen her şeyi yapmaya hazır bir kişilikle yüzleşiyoruz. Juliana’nın, editörün bu hali karşısındaki tepkisi ise ilginç: “Seni sefil yayımcı!”

İşte bu sefilliği doğrulayan da, asla ulaşamayacağı mektuplardan başka bir şey değil. Kaybedilmiş, yok olmuş ya da imha edilmiş… Hiçbir önemi yok. Saplantılı biçimde ele geçirmeye çabaladığı mektuplar, editörün yanına bile uğramıyor.

Kısa roman ustası James, Aspern’in Mektupları’nda yapacağını yapıyor yine; kurguladığı sürükleyici olaylar zinciriyle okuru kitaptan bir an bile koparmıyor. Bunda karşılıklı konuşmaların kuşatıcılığı etkili. Az sözle çok şey anlatıyor James.

James’in, mektuplara takıntı derecesinde ulaşmaya çalışan editörün ağzından tüm yaşananları, gizemi ve Aspern ile Juliana arasında olup bitenleri anlaması, hırsın ulaşabileceği nokta ve sonundaki hüsranı resmetmesi bakımından önemli.

Henry James, Aspern’in Mektupları’yla, hem kısa roman konusundaki hem de olayları kurgulayışındaki yetkinliğini bir kez daha kanıtlıyor.

Aspern’in Mektupları/ Henry James/ Çeviren: Hasan Fehmi Nemli/ İletişim Yayınları/ 136 s.

(*) Cumhuriyet Kitap, 05.01.2012

Hiç yorum yok: