6 Haziran 2011 Pazartesi

KİTAP DEDİĞİN “SAKINCALI” ŞEY (*)
ALİ BULUNMAZ

José Ortega y Gasset, İspanya’nın en tuhaf ve en sancılı dönemlerini görmüş bir aydın. Üstelik öğrencisi olduğu Unamuno gibi bir ustayla beraber ülkenin en önemli iki düşünürü arasında sayılageldi hep. Bunun nedeni İspanyol kültüründe sırtlandığı “yüktü.” Tavır koyan, daha da ötesi, döneminin “düşünen insanı” olmasıyla hep takdir edildi. İnsanı sarıp sarmalayan ne varsa hepsine büyük bir titizlikle yaklaşmayı denedi. Çalkantılı İspanya’da özgür düşünce ortamı için didinip durdu.

Razón histórica (tarihsel akıl) ve arkasından razón vital (yaşamsal akıl) diyerek mekanikleşen insana çelme taktı. Bu anlamda aydındı; Gasset, aydının görevini ne pahasına olursa olsun “gerçeği araştırıp anlatmak, sevilmeyeceğini bile bile fikir yürütmek ve karşı çıkmak” biçiminde açıkladı. Dolayısıyla en başta döneminin siyasal partilerine, onların salt retoriğe dayanan söylemine başkaldırmıştı.

Gasset’nin başkaldırısının ürünlerinden biri, 1934’te Paris’te sunduğu ve aynı adla kitap olarak Türkçede yayımlanan Kütüphanecinin Görevi (Mission du Bibliotecaire) başlığını taşıyan bildiri. Bunun, Avrupa’yı yakıp yıkmaya başlayacak; kitapları infaz edecek Faşizm ve Nasyonal Sosyalizm dalgasının sesinin gürleştiği günlerde dillendirdiğini de not edelim.

Hem kütüphaneyi hem de kütüphaneciliği “tarihsel bir şey” olarak nitelemesi, Gasset’nin felsefi söylemiyle uyuşuyor. Buradan hareketle kütüphane ve kütüphaneciliğin geçmişine dair felsefi açıklamalar sıralıyor. Kütüphanecinin “ne olarak” algılandığı ya da bilindiğine de değiyor o belirlemeler; kimi zaman “muhafız”, kimi zaman “avcı”, bazen de “serbest meslek erbabı.”

On dokuzuncu yüzyılda kitabın “oksijen tüpü” işlevi gördüğünü ve “demokratik toplumların kitabın çocuğu” olduğunu söyleyen Gasset, kültürün olgunlaşmasının itici gücünü de aynı kaynağa bağlar. Kısacası “kitleleri yığın olmaktan kurtarmada” kitap önemli bir role sahip. Gasset’ye göre belleği ve düşünceyi koruyup sağlıklı tutmanın yolu kitaptan geçer. Sonuçta kütüphaneci de bu yolda rehberlik görevini üstlenir. Haliyle, “tehlike yaratan” kitapla ilgilenmek ve onu kılavuz kabul etmek de “tehlikeli” olarak algılanır bazılarınca.

Gasset’nin kütüphaneciye “kitabın terbiyecisi” ve “kaynakça belirleyicisi” görevlerini yüklediğini de belirtmeli. Ona göre kütüphaneci, kitabın yerine getirdiği yaşamsal işlevi düzenlemekten de sorumlu; yani, sözün eyleme dönmüş ve onun yazıya geçirilmiş halini düzenleme.

Gasset’nin görüşlerini “1930’ların külüstür anlayışı” diyerek kenara atmaya girişenler olabilir. Ama şunu da unutmamalı: Eldeki tarihsel bir metin; kitap üzerine düşünmeyi harekete geçiriyor hiç yoksa. Üstelik kitap yakıcılarının türemeye başladığı 1930’ların Avrupası’nda, Gasset’nin söyledikleri, hem erken uyarı anlamı taşıyor hem de önceki yüzyılın ve kendi yakın geçmişinin resmini çiziyor.

Kütüphanecinin Görevi/ José Ortega y Gasset/ Çeviren: M. Türker Acaroğlu/ Türk Kütüphaneciler Derneği Yayınları/ 56 s.

(*) Sabit Fikir, Sayı: 4, Haziran 2011.

Hiç yorum yok: