12 Kasım 2010 Cuma

KITSCH İNSAN İÇİNDİR (*)
ALİ BULUNMAZ


“At sırtında uyursanız, at uçuruma geldiğinde duracaktır. Sanat bir otomobildir, Kitsch ise bir attır.”

“Kitsch ressam asla bir hata yapmaz, kendisi bir hatadır.”
Odd Nerdrum


Odd Nerdrum resmin ve sanat üzerine düşünmenin önemli isimlerinden. Önemi “hayata hizmet ettiğini” söylediği Kitsch (genelde “kötü kopya”, “değersiz” ve “banal” olarak çevrilir) savunuculuğundan ileri geliyor. Her ne tasvir ediliyorsa oradaki kişisel ifadeyi açığa çıkaran Kitsch, sadece ve sadece bir yerlere sızmayı ister. Nerdrum'a göre böyle.

Nerdrum'u sanatçı olarak görmeyen, hatta ona anti-sanatçı diyenlerin sayısı bir hayli fazla. Bunun nedenini Nerdrum'un şu sözünde bulabiliriz: “Benim ilgilendiğim Modernizmin 'diğeri' olarak dışladığı şeydir.” Nerdrum için “diğeri”, Modern sanatın anti-tezi diye yaftalanan ve Kitsch; entelektüel olmayan, kahverengi, içli, aşırı duygusal ve acıklı olan her şeydir. Bir bakıma Avrupa'nın arabeski...

“DERİNLİKSİZ” ÜRETİM
Her ne kadar Herman Broch, 1930'larda “Kitsch durgunluk ve ölümdür” dese de “Kitsch'te Wagner ve Tschaikovsky gibi dehalar bulunduğunu” da kabul eder. Nerdrum da manifestosunda Kitsch'in insan ve onun duyarlığıyla, tutkusu ve yaşamıyla ilgilendiğini, hatta onlara hizmet ettiğini savunur.

Baudrillard'ın “müstehcen” dediği kendini kaptırmışlık halidir Kitsch. Nerdrum, bu kendini kaptırmışlık halinin peşinden gider. Bu yüzden entelektüeller ve sanatçılar Nerdrum'da derinlik ve modernite bulamaz. Sindre Mekjan, Nerdrum'un “derinliksiz” durumunu, “onun tarif ettiği Kitsch'i bulmak için yapıta, teori ve ironiyi bir kenara bırakarak, duygusallık ve tutkuyla yaklaşılmalı” cümlesiyle özetler.

Nerdrum, “ucuz dekorasyon” biçiminde algılanan Kitsch'in aslında tenselliğin üstyapısı olduğunu belirtir. Ama Kitsch, yeni yüzyılla uyuşmayan (ve belki uyuşmak da istemeyen) herkese vurulan bir aşağılama damgası olarak da görülür. Nerdrum, söz konusu damgalama ve modern sanatın kimi sınırlamaları karşısında Kitsch'in sanattan ayrılması gereken bir karşı-güç şeklinde algılanması zorunluluğuna değinir. Çünkü Kitsch'le kendini ifade eden biri ona göre “asla sanat maskesi takmaz.”

“SANATIN DEĞERLER SİSTEMİNDEKİ ŞEYTAN”

Buraya gelip dayanmışken Nerdrum'la beraber Hansen ve Tuv, Kitsch'in çerçevesini bir başka pencereden bakarak çizer: “Kitsch geçmiş kültürlerde yaratılan şeyin en iyisini çalar. Yaratıcı insan elinden geldiği kadar eski ustalardan, kompozisyon ve renk gizlerini ve hepsinden çok deri hissinin nasıl daha iyi verileceğini keşfederek, öğrenmeye çalışır.”

Nerdrum'un hem resimleriyle hem de söylemiyle yapmaya çalıştığı kışkırtma, alay ve şoke etmenin ötesine geçmekle ilgili. O, meydan okur, doğru ama Hansen'in deyişiyle özde sanatta insanlık mücadelesini baş hedef olarak belirler. Bu, Ernst Bloch'un insalığın ışıltısını “bitpazarlarında, filmlerin mutlu sonlarında veya gençlik fantezi romanlarında buluşuyla” eşdeğerdir.

Nerdrum'un çabasının ürünü olarak denilebilir ki Kitsch, yalnızca bir kavram değil, aynı zamanda bir eylem. Nerdrum ve Kitsch'e gönül veren pek çok isim, modern sanatta kısıtlamalar ve insanın duygularının dışta bırakılışıyla bir zemin kayması yaşandığına inanır. Bir bakıma kutsallık, sanata bulaşır ve ardından hem konu etme hem de eleştirmeme bağlamında dokunulmazlıklar yaratılır. Nerdrum Kitsch'le bu kısıtlamalara karşı çıkar, kiristalize olanı kırar, en azından kırmaya çabalar.

Nerdrum, manifestosunun bam teli şeklinde adlandırılabilecek bölümde “sanatın değerler sistemindeki şeytan” diye nitelediği Kitsch'in temel özelliklerini açar okura: Etik ve estetik olmayan Kitsch, “dünyevi ve süslü”dür, üretilir; “çalışma ve zanaatın ürünüdür”, hiçbir zaman yol gösterici değildir.

Kitsch Üzerine, Nerdrum'la özdeşleşen bu kavramı enine boyuna ortaya saçmasının yanında, modern sanata saldırmadan ama nüfuz ederek başkaldırışının ve Kitsch'in yalnızca “kopya” olarak algılanma eğilimini kırmaya çalışıp onun özgün yanlarını göstermenin bayraktarlığını üstleniyor.

Kitsch Üzerine/ Odd Nerdrum/ Çeviren: A. Feyzi Korur/ Mitos Boyut Yayınları/ 104 s.

(*) Cumhuriyet Kitap, 11.11.2010

Hiç yorum yok: